A+ A-

Asabiyet ve Camus

Albert Camus sevdiğim yazarlardan ve filozoflardandır. Özellikle Sisifos Söyleni, Veba, Yabancı isimli eserleri fevkaladedir. Ki onun eserlerini değerli yapan kurgusu yahut sadece üslubu değil alt metinleridir. Söz gelimi Veba kitabının esas konusu sadece Cezayir'in Oran kentinde meydana gelen, ortaçağ hastalığı olan veba hastalığı değildi. Alt metinde esas vebanın adaletsizlik, işkence vb gibi şeyler olduğunu, daha acısı ise onlara alışmak olduğunu söylemiş olmasıydı. Keza Yabancı eserinde de benzer bir durum vardı. Cinayet işleyen bir adamın bir insanın hayatını sonlandırmak gibi son derece önemli bir suçtan yargılanması gerekirken annesinin cenazesindeki soğuk tavırlarından dolayı yani toplumun dayattığı ahlaki normlara ve toplumsal beklentilere uygun davranmadığı için  yargılanmasıydı. 
 
Kendi felsefesini oluşturmayı başarabilmiş -absürdizm- (orijinal bir felsefi akım oluşturmak gerçekten çok zordur) bunca değerli eserleri bizlere bırakan, yarattığı absürt ve uyumsuz kahramanlarla 'öteki'yi -yani ötekinin varoluş karşısında yaşadığı anlamsızlık hissini, hem yaşama hem de ölüme karşı kayıtsızlığını, topluma yabancılaşmasını, değer kabul edilen toplumsal normlara yönelik aldırışsızlığını anlamamızı sağlayan Camus gibi önemli bir filozofun ülkesi söz konusu olduğunda üstü kapalı ancak kabul edilemez bir yaklaşıma sahip olduğunu söylemek sanırım ona haksızlık olmaz. Mesela Veba kitabında: "Oran gerçekten de sıradan bir kent, Cezayir'in bir Fransız ilinden başka bir şey değildi" dediği Oran kenti Cezayir'in güneybatısında bulunan önemli bir Cezayir kentidir, Camus gibi iyi bir düşünürün Cezayir'e ait bir kenti 'Fransız ili' olarak lanse etmesi hakikaten üzücü. Bu Fransa'nın Cezayir'e yaptığı sömürüyü ve zulmü meşrulaştırma çabasıdır. Demek ki istediğin kadar iyi düşünür ol, zulmü senden birileri yapıyorsa görmezden gelebilir hatta meşru dahi gösterebilirsin, ne yazık ki adaletin gözü son derece açık kör değil.
 
Yabancı eserinde bir Fransız'ın bir Arab'ı öldürmesini dolaylı olarak Fransa'nın sömürüsüne yönelik bir eleştiri kabul edebilirdim eğer o Arab'ı da Fransız kahramanı gibi benimsemiş olsaydı, Arap diye nitelediği kahramanına bir isim verme gereği dahi duymadı bu belki önemsiz bir detay gibi görünebilir ancak kitap boyunca Arapları ötekileştirici bir dil kullanması önemliydi ve bu da onun Araplara (Cezayirlilere) yönelik olumsuz bir algıya sahip olduğu konusunda fikir vermektedir. 
 
İyi düşünürlerin -bu sadece Camus ile sınırlı değil- söz konusu kendi ülkeleri olunca haksızlıkları görmezden gelmeleri yahut desteklemeleri bana daima hüzünlü görünmüştür zira insan en başta kendi içinde Hugo'nun ifadesiyle Tanrının sesi olan bir vicdanı olduğunu unutmamalıdır. Ancak bu noktada İbn-i Haldun'un her devirde ve dönemde geçerliliğini ne yazık ki koruyan asabiyet teorisini hatırlamakta fayda var. 

Asabiyet teorisi en basit tarifle kimin haklı veya haksız olduğuna bakılmaksızın soydaşını destekleme -"seçilmemiş" birlik ruhu- anlamına gelir. Daha iyi anlaşılması için bizim buradaki aşiretler örnek verilebilir: Mesela aşiretler arasında çıkan anlaşmazlıklarda haksız dâhi olsa aşiretini destekleme çok sık rastlanan bir durumdur maalesef ve Asabiyet Teorisi tam da budur. Demek ki insan daima kendisinden olanı desteklemeye ve kayırmaya temayül gösterir haksız dâhi olsa. Ve Camus de bu temayülden nasibini almamış değil her ne kadar kendi ülkesinde bir "Yabancı" olsa da...
 
Uğruna bunca fedakarlık ettiği tarafından benimsenmemiş olması ne acı... 
 
Tabi burada bir şerh düşmekte fayda var: Asabiyet teorisi (grup dayanışması) eğer grup doğru yahut haklı ise dayanışma olabilir ancak ortak bir yanlışta sırf bizdendir diye 'üstelik seçmedigimiz bir bağ'dan' dolayı haksızlığı desteklemek, mazur göstermek, daha fenası meşrulaştırmak en iyi tabirle adalet duygumuzun körelmesidir ve hepimizin kesinlikle dikkat etmesi gerekir.
 
Yani adil hüküm vermek şarttır!

(Ölüp gitmiş dolayısıyla kendini savunamayacak durumda olan bir insanı kötüleme niyeti taşıyarak üstelik kişiliğini eleştirmek benim değer tabloma göre gayri ahlakidir. Fakat; fikirleriyle insanlığa pek çok katkı sağlamış düşünürleri kötüleme amacı taşımaksızın, fikirsel bazda ve eserleri üzerinden 'yaklaşımlarını' eleştirmenin bir sakıncasını görmediğim için eleştiri getiriyorum, yoksa Camus'yü kişisel bazda eleştirmiyorum yanlış anlama olmasın. Zira fikirler eleştiri konusudur, kişiliği asla değil. Yukarıda yazdıklarım da fikirsel eleştirilerdir.
 
Ayrıca bu yazı benim bakış açımdan -öznel bakış açısıyla- kaleme alınmıştır dolayısıyla yanılma ihtimalim daima vardır. Sizler bir kanaate sahip olmak için Camus'nün Veba ve Yabancı eserlerini okuyabilirsiniz..)

Tüm Makalelerini Göster