A+ A-

KADIN ADI OLSUN İSTİYOR MU SAHİDEN?

Sevgili Duygu Asena'nın bir kitabı vardır mutlaka duymuşsunuzdur: "Kadının Adı Yok"
Bu kitabı hatırlamak  beni ta 2013-2014 Eğitim Öğretim yılına götürdü, sizinle paylaşma isteği duyduğum.
 
İlk seminerlerimizi gördüğümüz, mesleğe yeni başlamanın heyecanını yaşadığımız yıldı. Eylül ayının ilk haftasıydı. Ki o eğitim öğretim yılında verilen seminerler meslek yaşantımın en iyi seminerlerindendi. Her güne eğitim bilimlerinde uzman akademisyen hocalar -örneğin ölçme değerlendirme, sınıf yönetimi yahut öğretim yöntem ve teknikleriyle ilgili- hızlandırılmış kurs tarzında seminer veriyorlardı. Not alarak dinlediğim tek seminerdi. İşte o önemli seminerin bir gününe o dönemde şehrimizde görev yapan bir milli eğitim müdürü katılmıştı. Müdür bey mesleğe yeni başlayan öğretmenlerle tanışmak için gelmişti, önce kendini tanıttı daha sonra da en önde, 
ön sıra çalışkanları gibi dizilmiş öğretmenlerden, bayan bir öğretmene kendini tanıtması için söz hakkı verdi. Bir kabahati yoktu sadece hocayı tanımak istiyordu. Mikrofon verilen kadın öğretmenin söyledikleri sarsıcıydı, en azından beni derinden sarstı zira şöyle dedi:
"Ben xx..."
Devamında kocasının adını söyleme gereği duyarak: "x isimli şahsın da karısıyım." dedi.
Salonda bulunan herkes (ben hariç) özellikle erkekler kadınla alay etmeye ve kahkaha atmaya başladılar. Ben gülmedim zira bu tabloyu çok acı, bilhassa erkeklerin gülmesini de son derece ironik buldum. Müdür bey şaşkınlığını üzerinden atıp kadının kocasının adını söyleyerek: "O kim?" diye sordu.
Burada tebessüm etmekle yetindim çünkü kadın kocasının başkaları tarafından tanınmamasının mümkün olmadığına belli ki kendini bir hayli inandırmıştı. Büyük hayal kırıklığı yaşıyor olmalıydı.

16 yıl eğitim görmüş, KPSS sınavı gibi hakikaten zor, insan psikolojisini yerle bir eden bir sınavı rakiplerini geride bırakarak kazanmış, kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilmiş kadınlarımız dâhi kendilerini bir erkek üzerinden tanıtma gereği duyuyor, kültürel olarak kodlanmış erkek hegemonyasından yakalarını kurtaramıyorlar ne yazık ki...
Bu örnek erkek egemenliğini aşamamış kadın zihninin sözcüklere dökülmüş acı izdüşümüdür.
 
Burada sorulması gereken en temel soru: "Kadın gerçekten bir adı olsun istiyor mu?"
 
Eğer bir adımız olmasını istiyorsak bırakın eğitimci filan olmayı herhangi bir pazarda önümüze bir kasa limon koyarak yaşamımızı idame ettiren bir pazarcı da olsak (ege bölgesinde hayatlarını böyle kazanan onurlu, genç veya yaşlı kadınlar tanımıştım) yahut bir şirkette üst düzey bir yönetici de olsak veya getir götür işlerini yapan personel de olsak zihnimize kodlanmış eril putları yıkmamız gerekiyor. 

(Hayatlarımızı nasıl kazandığımız çok önemsiz bir detay)
 
Son zamanlarda sosyal medyada dolaşan, haberlere konu olan bir kadın var görmüşsünüzdür mutlaka, kadın  evlendikten sonra eşinin soyadını kullanmak istemiyor, sadece kızlık soyadını kullanmak istiyor diye kadına "kadınlardan" gelen tepkilere inanamadım, gerçekten acınası bir durum. Türk Medeni kanunun 187. maddesinden dolayı eskiden böyle bir hak yoktu ancak bu maddenin özel hayata müdahale olması dolayısıyla anayasa mahkemesi bunu feshetti. Aile mahkemesine başvurarak kızlık soyadını kullanma hakkından  faydalanabilirsiniz. Tabi böylesi temel bir hakkı elde etmek için mahkemeye başvurmak zorunda kalmanın ve bununla uğraşmanın tuhaflığına değinmeyecegim, erkekler için her son derece kolaylaştırılmış daha doğrusu zaten erkekler baz alınarak yaratılmış aynı haklar kadınlar için hak getire. Neyse işin hukuki boyutuna değinmek istemiyorum, değinmek istediğim bir kadının hak olan bir şeyi talep etmesinin 'kadınlar' tarafından hakarete varan boyutlarda eleştirilmesi. Yani Allah'ınızın aşkına zaten eril odaklı bir dünyada yasamanın bedelini hepimiz öyle veya böyle ödüyoruz bari bizler birbirimizi anlayalım. Birimiz temel bir haktan bahsederken diğerlerimiz hiç değilse köstek olmasın.
 
Ez cümle: Kadının kendini bir erkek üzerinden tanıtması kendi varoluşuna hakaret ve saygısızlıktır, ki erkeği var edenin bir kadın bedeni olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım bu noktada...

Tüm Makalelerini Göster